Cilt bakımına dair, bunları size kimse söylemedi.
CİLT BAKIMINA DAİR ÜÇ SAMİMİ İTİRAF
Bu yazıda size, neredeyse kimsenin söylemeyeceği şeyleri söyleyeceğim.
Ben, cildime, daha güzel ve daha özgüvenli olmaya önem veren ve cilt bakımı ve güzellik konusuna yıllarını deyim yerindeyse ömrünün büyük bir kısmı adamış biriyim.
Size kimsenin söylemeyeceği şeyler neler, onlara gelelim.
Google aramalarında “mermer gibi bir cilt” ifadesini görünce biraz şaşırdım doğrusu ve sonrasında bu yazıyı yazmaya karar verdim.
İngilizce’de genellikle “glass skin” cam gibi bir cilt ifadesi kullanılıyor.
Mermer gibi bir cilt, biraz da bu konuda hırsın yansıması gibi geldi bana. Pürüzsüz, ışıl ışıl ciltler biliyoruz ama “mermer gibi bir cilt”!!! Bebek gibi bir cilt, porselen gibi bir cilt.. Google’da bu konuda arama başlıklarına baktığınızda göreceksiniz ki sandığımızdan çok daha fazla kişi ya da bizler sandığımızdan çok daha fazla bu isteklere sahibiz. Kimsenin söylemeyeceği şeylerin birincisi bu: Farketmesek de “mermer gibi bir cilt” istiyor olabiliriz.
Bunda bir sorun yok, “takıntı” olarak ilerlemediği sürece.
Güzellik algımızda, kendimiz dışında, dışarıdan referanslar alırız. Bbunlar da sıklıkla en ideal ışık ortamında çekilmiş görsel ve videolardır. En ideal ışık ortamı, sanatçı ustalığında fotoğrafçılar, (söylenmese de) photoshop dokunmaları, hatta (yine söylenmese de) makyaj ile oluşturulan bu mermer ciltler, gerçekten ve gerçek hayatta bu kadar “mermer” olmayabilir. Kusursuz cilt algısı diye bir durum yok, yaşanmışlık yüz hatalarımızı belirler. İkinci dürüstlük bu olsun: Referans olarak aldığınız her görsel ve videodaki ciltleri en az 2 puan gözünüzde düşünerek değerlendirin.
Cilt bakımı, lekeler, kırışıklıklar, gözenekler… tüm bunlarla olan mücadelemiz, aslında sadece onlarla değil. Bir akşam, gece yatmadan cildinize sürdüğünüz serum aslında sadece cildinize iyi gelmiyor: O gün “kendim için bir şey yaptım” diyerek aslında “kendimizi” daha iyi hissediyoruz. Eğer birisi bana, şu seruma o kadar da gerek yokmuş diyorsa - (zararlı bir içeriği yoksa) hiçbirini duymuyorum çünkü cildime iyi gelmesinin yanı sıra bana da iyi geldiğini biliyorum. İçeriği beni tatmin ediyorsa en iyi marka ürünleri kullanmak cildim kadar ruhuma da iyi gelir. O halde, bir diğer açıkça söylenmeyen şey de budur: cilt bakımı kendimizi iyi hissetmemizi, kendimize bir iyilik yapmamızı ve dolayısıyla da daha özgüvenli, sorumlu ve huzurlu hissetmemizi sağlıyor.
Hydrafacial, Dermapen, C vitamini, retinol, güneş kremleri… tüm bunlar, çağdaş bilimin, doktorların, laboratuvarların belki binlerce bilimsel çalışmanın sonucu bizlere sunulan cilt bakım ürün ve hizmetleri. Bunları, herhangi bir denetimden geçmemiş, “doğal ya da geleneksel” denilen yöntemlerle asla kıyaslamam bile. Ama yine belki çok az kişiden duyacağınız son şey ise, tüm bu işlem ve ürünler, düzenli bir rutinin, uzun vadeli bir özbakımın sonucunda etkili olacaktır. Mucize bir çözüm değil, sağlam bir rutin ile bizi istediğimiz cilde daha da yaklaştıracak, yaşlanma belirtilerini geciktirecektir.
Diğer blog yazılarımızı okumak için:
https://www.aslizanestetik.com/blog
Bizi Instagram'dan takip edebilirsiniz:
https://www.instagram.com/aslizan.estetik